22 Şubat 2011 Salı

Aşk tesadüfleri sever


Filmi izleyeli 1 haftadan fazla oldu. Sevgilime kızdığım bir gün eve gitmek yerine Kanyona gittim ve öncesinde Numnum'da barda bir içki içerek filme girdim. Sanırım tek başına gitmiş yegane insan olarak, sağlı sollu çiftlerin arasında buldum kendimi. Fısıltı gazetesi yine çok güzel reklamını yapmıştı filmin, güzel film deniyordu, e bir de Mehmet Günsür oynuyordu. Tabii ki gittim..
--dikkat spoiler gelebilir, söz veremiyorum--
Genel anlamda filme kötü bir film diyemem, güzeldi, ama sonu ve bazı yerleri bana oldukça zorlama geldi. Ankaralı olmadığım için anlayamadım belki ama Ankara nostaljisi yeterince iyi yansıtılamamıştı. Her yerde okuduğum 80lere, 90lara ve 2000lere gidilmesi de bence yeterince güçlü değildi. Zaten artık hep bildiğimiz bir iki hatırlatıcı öge kullanılmıştı, daha da kafa yorup gerçekten unuttuğumuz detaylar (görsel anlamda, şarkılar, davranış şekilleri, konuşulan dil..vs) eklenebilir, izlerken de bize ""Aaa evet ben de yapardım" dedirtebilirdi. Olmuş ama yetmemiş. Belçim Bilgin beklediğimden daha iyiydi, ama nedense konuşma şekli, giyimi ve bazı detayları Issız adam'daki Melis Birkan'ın "Ada" karakterini anımsattı bana. Gerçekten güzel bir kadın bu arada, bunu anladık. Mehmet Günsür her zamanki gibi salondaki tüm kadınları bir aldı götürdü. Fakat neden bu karakterin Mehmet Turgut olduğunu anlayamadım, neden? onun hayatını mı izliyoruz, sadece modelleme amaçlı mı kullanılmış, Ayşe Arman röportajında benim de başıma geldi o tesadüfler diyor, e neden bunu daha açık net söylemediler, özellikleyse de bariz belliydi çocuğun adı "Özgür Turgut", tipi aynı, stüdyosu/evi, fotoğrafları o sonuçta...
Konu tam tatlı tatlı gidiyor derken araya bir baba krizi soktular ve burada etrafım burun çeken hüngür hüngür ağlayan insanlarla doldu bir anda (Bkz., Çağan Irmak - Babam ve Ben). Pek duygusal halkımın kesin toplumsal bilinçaltında yatan bir baba krizi var bu bir gerçek, kadınların bağlanmaları, erkeklerin iletişim kuramamaları.. Yiğit Özşener'in her an Moskova'daki görüntülerinde kamera kayacak ve bir kadın girecek sandım..Belki de o şekilde çekildi ama montajda vazgeçildi hissi yarattı bende..O da ii çocukmuş yani, tamam en başında yaptığı çok hödüklüktü ama özünde gerçekten iyi ve onu seven biriymiş dedim ben. Ennn sonunu da artık amaan dedim, burası bir abartılı olmuş, ne gerek vardı..Tam o sıralarda filmden önce reklamını izlediğim Özcan Deniz filmini hatırladım, (sanırım merak ettim onu da) "Ya sonra?" diyerek herkesi gerçeklere davet ediyordu.. Sanki kız ölmese ve devam etseler birazcık "ya sonra" olacaktı hikayede..
Yine de beğendim filmi tüm bu eleştirilerime rağmen, sanırım bunun sebebi gerçekten oyuncularda..A bu arada anne-babalar harikaydı, sanırım en çok da onların oyunculuklarından ve gerçekliklerinden etkilendim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder